Tomurcuk gibi memeler



إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ مَفَازًا * حَدَائِقَ وَأَعْنَابًا * وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًا * وَكَأْسًا دِهَاقًا

Böyle diyor Kuran'ın Nebe suresi 31-32-33-34 ayetler. Mekke surelerinin birçoğu gibi anlamı son derece muğlak, düz yazıdan ziyade Mallarmé’nin müphem şiirleri gibi. Bir olasılıkla, sözlü olarak ezberlenip aktarılırken az veya çok kazaya uğramış da olabilir. Kabaca diyor ki “Takva sahipleri için orada bir sığınak (güvenli yer) vardır, ağaçlı bahçeler ve bağlar, memesi yeni çıkmış kızlar, dolu kadehler.” Bahsi geçen yer İslam cenneti olacak, galiba.

Üçüncü ayet Türkçe usulde “ve kevâ’ıben etrâban” diye okunuyor. Diyanet Vakfı’nın çevirisine göre “göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar,” Elmalılı mealinin çeşitli basımlarına göre “turunç sîneli yaşıtlar”, “turunç göğüslü yaşıt (kızlar)” veya “memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar”. Tefhim-ül Kuran’da “Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar”. Yaşar Nuri Öztürk yorumunda “göğüsleri turunç gibi yaşıtlar”. Ömer Nasuhi Bilmen’e göre “nar memeli, hep bir yaşta (cariyeler)”. Ahmet Tekin’e göre “göğüsleri irileşmiş, genç kızlık çağında, yaşıt dilberler”. Abdülbaki Gölpınarlı’ya göre “memeleri yeni sertleşmiş yaşıt kızlar”. Aşağı yukarı şöyle bir şey kastetmişler sanırım, güzel olmadığı söylenemez: https://www.abbywinters.com/fetish/puffy_nipples

Diyanet İşleri Başkanlığı mealinin eski basımı hicap etmiş, “yaşıtlar” diye geçiştirmiş, kızlardan ve memelerden bahis yok. Yeni basım “kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar” diyerek ortak görüşe dönmüş. Buna karşılık Ahmet Hulusi Hoca besbelli koca Allah’ın seks sapığı olamayacağına hükmedip tevil etmiş: “Yaşıt muhteşem eşler! (Cinsiyet kavramı olmayan şuur yapının hakikatinden gelen Esmâ özelliklerini açığa çıkaracağı muhteşem kapasiteli o boyutun özelliğiyle oluşmuş bedenler. Dişi - erkek ayrımsız! Allâhu âlem.)” Allahu âlem “Allah bilir” demek, yani cennetteki kızların memelerinin neye benzediğini biz bilemeyiz, fazla spekülasyona gerek yok demek istiyor.

Kevâ’ıb (kawâ’ib كَوَاعِبَ) sözcüğüne bakıyoruz. Çoğul bir isim, tekili ka’b. Ne demek? Yaygın ve yerleşik anlamı “topuk”, veya “ayak bileğinin yanındaki yuvarlak kemik, tarsus, aşık kemiği”. Daha genel anlamda “her türlü kemiğin yuvarlak başı”. Ayrıca “tereyağı topu”, “sıkıştırılıp top haline getirilmiş hurma”, “kamışın eklem yeri”. Genel fikir belli, top gibi kabarmak, tomurmak, tümsek etmek fikrinin türevleri hepsi.

Fiil kökü ka’aba. Bunun anlamı konusunda bellibaşlı Arapça sözlüklerin hiçbir tereddüdü yok. Sıhah, Kamus ve Tacül Arus, onlardan aktarımla Lane, sadece” genç kızın memeleri çıktı/ kabardı/ tomurdu” anlamını vermişler. Marjinal bir ikinci anlamı “kabı veya tulumu suyla doldurdu”, ki aşağı yukarı aynı şey.

Kuran metni spesifik olarak memeden mi söz ediyor? Sanmam. Tahminimce “dolgunlaşmış genç kız, ergen kız, teenager” demek istemiş.  Belki en uygun çeviri “Lolitalar” olabilir.

İkinci kelime atrâban (أَتْرَابًا), tirb sözcüğünün çoğulu, “yaşıtlar” demek. Kel alaka? Kimle yaşıt? Acaba “hepsi aynı yaşta” ya da “hep aynı yaşta kalan” anlamına geliyor olabilir mi? “Hep yaşı küçük kalan lolitalar?” Sanki tek mantıklı yorum bu gibi duruyor. Kuran yazarının naif cinsellik anlayışına uygun.

*
Asıl enteresanı, Mekke’deki meşhur tapınak olan Kâ’benin bunlarla ilişkisi. Kâbenin sonundaki –e eki, somut bir nesne adı üretmekte kullanılan dişil ism-i merre ekidir. Sözcüğün orijinal anlamı “aşık kemiği”. Bilirsiniz eskiden (çok eskiden değil, benim çocukjluğuma kadar) altı yüzlü zara benzeyen bu kemik bir tür talih oyununda kullanılırdı. Belli ki Antik çağdan beri Doğu Akdeniz kültürlerinde kullanılan altı yüzlü zar bu aşık kemiğinden evrilmiş, onun adını taşıyor. Yunanca kubos κύβος “oyun zarı” ilk kez Lokris’li Timaeos’ta geçiyor, MÖ 5. yy. Belli ki bir Sami dilinden, belki Suriye Aramicesinden aktarmışlar. Kübik, kübizm, sayıların kübünü almak, metreküp hep oradan gelme.

Memeyle alakası çok dolaylı, ana fikir “şişmek, kabarmak, tomurmak, toplaşmak, hacimlenmek”.