Fikir jimnastiği



Birisi gene "Ama neden Kemal'e Kemal diyorsun" diyerek beni akıllı olmaya davet etmiş. Cevap verdim.

Bazen bir fikri GÜZEL (yani zarif, kıvrak, esprili, bilgiyle ve bilgelikle bezenmiş, gönül çelici, akıl oynatıcı, şaşırtıcı, cerbezeli, ufuk açıcı, dil veya göz veya kulak okşayıcı) bir şekilde ifade etmek, fikrin kendisinden daha önemli değil midir?
"Bazen"i bırak, her zaman öyle değil midir?
Fikir dediğin ne ki? Aklın o dıngolar gibi büsbütün durgun değilse sabah bir türlü akşam öbür türlü düşünürsün. Sen A dersin, öbür adam B der, üstelik senden daha kötü bir insan değildir, niye reddedesin? Marifet bir fikri savunmakta değil, güzel savunmakta.
Buyur, geçen gün bir yazı yazdım, başıyla sonu yüz seksen derece zıttı. Başta söylediğini biraz geliştirip, sonda onun tam tersini savunuyordu. Herkes bi beğendi, bi bayıldı hayret edersin. Korkma kardeşim çelişkiden. Ne demiş Emerson Efendi: Aptal bir tutarlılık, küçük beyinlerin bostan korkuluğudur.
Beni biliyorsun, zekâya ve cürete hayran olan bir adamım. Zanneder misin ki cumhuriyetin kurucusunu o açıdan hiç düşünmedim ya da düşünemiyorum?
Hayatta kırk çeşit katille uğursuzla sohbetim oldu, birkaçını sevdim de. İhtimal verir misin ki "Ayy Kemal çok kötöö" deyip bunun üzerine pozisyon kurayım?
Mesele Kemal Paşa değil canım kardeşim. Mesele aptallık. Durgun beyinlilerin beynini hoplatmak için Kemal Paşaya çakmak lazımsa çakılacak tabi.