Şiir, şuur, şiar



ŞiˁrArapçanın köklü kavramlarından biri, Kuran öncesinden beri kullanılmış, “belli konvansiyonlara göre vezinle söz söyleme sanatı”. Genel kabule göre şaˁara  (“bilmek, anlamak”) fiilinin bir türeviymiş. O fiilden bildiğimiz diğer kelimeler şuˁūr “bilinç” ve şiˁār “karşılıklı bilme, anlaşma” ve dolayısıyla “konvansiyon, parola”. Ayrıca Arapça maşˁar ve şiˁāra(t)"belgi, anıt, yol işareti" var. Şiˁrā "yol-gösteren yıldızı” yani Sirius. Latince Sirius adı, yıldız adlarının pek çoğu gibi, bir Ortadoğu dilinden alıntı olmalı. (Muhtemelen Fenikecedir, ki o da Aramicenin bir kolu, Arapçayla akraba).
Lakin anlam bağını kurmak kolay değil. Şiir nerede, “bilmek” nerede? Derin bir şuurun ürünü müymüş? Bir tür bilgelik olarak mı görmüşler? Şairler millete yol mu göstermiş? Üretebiliriz birtakım teoriler, ama içimize siner mi bilmem.
Öte yandan bakıyoruz Tevrat İbranicesine, şīr שִׄיר neymiş? “1. Dizi, dizgi, zincir, gerdanlık, 2. manzume, şiir, şarkı”. Mesela Kutsal Kitap’ın eski çevirisinde Neşideler Neşidesi, yenisinde Ezgiler Ezgisi diye çevirdikleri kitabın özgün adı Şīr haŞīrīm, İngilizcesi Song of Songs. Açıkça daha mantıklı bir derivasyon. Şiir nedir? Boncuk gibi dizili sözler, dize, nizam’dan nazım. “Bilinç, bilgelik” vs.den çok daha sade ve makul. Lakin İbranice/Aramice /ş/ Arapçada mutlaka /s/ olur, ayrıca Arapça o kıvrık şeyle gösterdiğimiz ˁayn sesi asla İbranicede kaybolmaz yahut y’ye dönüşmez. Bunları nasıl açıklayacağız? Bir fikrim yok.  
İbranice aynı kökten diğer sözcükler şǝrar “zincirlemek, dizmek”, şarar“zincir”, şarşereth gene bir çeşit zincir. Aa, bildiğimiz silsile değil mi? Arapça silsila(t) “zincir”, teselsül “zincirlenmek, zincirleme olmak”. S/Ş seslerine bitişik konumda L ile R’nin istikrarsızlaşması bütün dillerde tipik bir hadise. Bu dillerin kırk lehçesi varsa yirmisinde SLSL öbür yirmisinde SRSR diyorlardır, eminim.

İki gün sonra
Bu yazıya gelen on yorumdan sekizi, eski kültürlerde şiirle şuurun alakası, varoluşun anlamı, kehanetin kökleri vs. derin mevzulara giriyordu. Sonunda dayanamadım, cevap yazdım.

"Bunların hepsi doğru olabilir. Lakin hiçbir kuvvet, şiirin en düz, en sıradan adının böyle felsefik atraksiyonlardan türediğine beni ikna edemeyecek. Şiir demek öncelikle lafı düzgün bir şekilde art arda dizmek ve tercihan makamla söylemek demek. Yunancasi poiema yani "imalat". Arapça öbür adı nazm, yani "dizmece". Ermenice o anlama gelen iki kelimeden biri ոտանաւոր "ayaklı", öbürü բանաստեղծել "laf dizmece" demek. Araplar niye o kadar fantazi takılsın ki?"