Lakerda



Bir kere doğal dilde hiçbir kelime bir anekdottan türemez. O yüzden “bir adam varmış, tuzlanmış balığı çok severmiş, bana sevdiğim balığı getirin demiş, o yüzden adı la querida(“sevilen bayan”) olmuş” gibi bir hikâye duyarsan hemen oradan kaç. Uyduruyorlar.

Latince lacertusve lacerta, telaffuzu /lakerta/, birinci anlamı “kertenkele”, ikinci anlamı glossalarda “σαύρα’ya benzer bir balık, τράχουρος” diye verilen mahluk. Saura Yunancada hem kertenkele, hem istavrit balığıdır. Trachouros da istavritin irice bir çeşidi, sanırım yanında fermuar gibi bir dikişi olanı. Helenistik devir yazarlarından Athenaios’un Deipnosophistai (“Sofra Alimleri”) eserinde ve tabip Galenos külliyatında tarif edilmiş. Bilimsel adı trachurus, İngilizcesi horse mackerel, Türkçesi Fishbase’te karagöz istavritdiye geçiyor.  İtalyancada halen bu balığın adı lacert veya lacierte (/laçerte/) imiş. Ayrıca scombro bastardo da denirmiş, yani piç uskumru.

Kertenkelenin İtalyancası lucertole(/luçertole/), İspanyolca ve Portekizce lagarto, Katalanca ilk hecede nazalleşmeyle llangardaix, Fransızcası lézard. Hiç biri tatmin edici bir ses dönüşümü sunmuyor. En akla yakını İspanyolcası, ama İspanyolcada tipik olan ötümlü /g/ sesinin Türkçeye veya Yunancaya /k/ olarak gelmesi için makul bir sebep göremiyorum. Yunancaya ta eski devirde direkt Latinceden alınmış desek mutlaka kaydı olur, oysa ne Antik çağda ne Ortaçağ Rumcasında böyle bir sözcük görünmüyor. Ancak 1890 küsur tarihli Kamus-ı Rumi’de buldum, Yunanca λακέρδα, karşılığı Türkçe lakerda. Açıklama yok.

Türkçede en erken Kanuni Süleyman dönemine ait bir kanunnamede bulmuşum, ama sayfa no. ve metin örneği almayı ihmal etmişim. Evliya Çelebi’de “mevsiminde uskumrī balığı ve palamida ve alakerda ve fuçida ve kefal...” şeklinde bir balık listesinde geçiyor. Demek ki 17. yy’da henüz “tuzlanmış palamut” anlamında değil, bir balık türünün adı. Başa eklenen ‘a’ o dönemin Türkçesi için tipik, ‘l’ harfiyle kelime başlatmayı sevmiyorlar. 19. yy’da Vefik Paşa لاكرده  için Rumcadır demiş, “altı parmak palamudun tuzlaması” diye tanımlamış.